Veysel ÇOLAK
Rize‘nin İkizdere ilçesine bağlı doğayla iç içe bir dağ köyünde doğdu. Çocukluğunun ilk yıllarını burada geçiren Çolak, köyde yaşanan husumet sorunları nedeniyle Ankara’ya taşındı. Kısa bir süre burada kaldıktan sonra Manisa’nın Turgutlu ilçesinde yaşamaya başladı. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra 1977’de Diyarbakır Eğitim Enstitüsü’nden mezun oldu. Üniversite son sınıftayken ilk evliliğini yaptı. Bu evliliğinden iki kızı dünyaya geldi. Malatya, Yozgat, Ağrı, Manisa ve İzmir’de öğretmenlik yaptı. Görev yerleri çoğunlukla sürgün nedeniyle değişti. 1993’te ikinci evliliğini yaptı ve bir kız çocuğu daha oldu. İzmir’de Karşıyaka Lisesi’nde çalışırken emekliye ayrıldı. Emekli olduktan sonra şiir ve deneme türünde eserler vermeye devam etmektedir.
Edebiyat dünyasına 1973’te Attila İlhan’ın çıkardığı Demokrat İzmir dergisinde yayınladığı şiirle adım atan Veysel Çolak,1974’te Milliyet Sanat dergisinin düzenlediği “Yılın En başarılı Genç Şairi” yarışmasında ödül aldı. Yeni Dergi, Yeni A, Yarına Doğru, Çıkış, Milliyet Sanat, Yazko Edebiyat, Edebiyat Cephesi, Oluşum, Dönemeç, Yaşam İçin Şiir, Türkiye Yazıları, Yeni Toplum, Çağdaş Eleştiri, Düşlem, Edebiyat ve Eleştiri, Adam Sanat, Dönemeç, İnsan, Broy, Somut, Kül, Yamaç, Düşler, E, Politika, Kavram Karmaşa, İle, Sözcükler, Şiiri Özlüyorum, Varlık, Üç Çiçek, Ütopiya, Yeni Biçem, Yom Sanat, Akatalpa, Yasakmeyve, Şiirsaati, Taflan, Politika, Cumhuriyet, Demokrasi, Ülkede Gündem gibi dergi ve gazetelerde zaman zaman Mehmet Pınar ve Göksu Acar mahlaslarını da kullanarak şiir ve yazılarını yayımlandı. 2002’den 2010’a kadar şiir yıllıkları çıkaran Veysel Çolak, 1996’da Kalbim Hoşça Kal adlı kitabıyla 1996 Sabri Altınel ve Altın Koza Şiir Ödülleri’ni; 2000’de Güzel Suç adlı şiir kitabıyla Behçet Aysan Şiir Ödülü ve Orhan Murat Arıburnu Şiir Ödülü kapsamında verilen “Turgut Uyar Jüri Özel Ödülü”nü; kazanmıştır. Çolak’ın farklı yarışmalarda kazandığı daha pek çok ödül mevcuttur.
Şiire 1970’li yılların ortasında başlayan Veysel Çolak, hem o dönemin başat eğilimi olan toplumcu poetikadan hem de 1980 sonrasının farklı poetik eğilimlerinden beslenir. Toplumcu şiire yakın durmakla birlikte bireyden topluma genişleyen bir içerik ve kendine özgü söyleyiş geliştiren bir şairlerden biridir.
Özellikle 1980 sonrasının ‘kapitalist-liberal’ atmosferinin şiire yansımasına karşı ortaya çıkan ve toplumcu gerçekçi şiiri, 1980 sonrası dönemin yeni koşulları bağlamında yorumlayan, Seyyit Nezir, Hüseyin Haydar, Metin Cengiz’in de dâhil olduğu ve 1987’de ortaya çıkan Yenibütün Hareketi‛ içinde yer alır. ‘Yenibütün: Kendini Biriktiren Bireyin Şiiri’ başlıklı manifestoda 1980 sonrasının kapitalist-liberal eğilimlerine karşı toplumcu gerçekçi şiir anlayışını 1970’lerin birtakım kaba eğilimlerinden uzak; güçlü bireyin güçlü toplumculuğun temeli olduğu ilkesini öne çıkararak savunur. Şiiri; ‘her insana yayılmış somut ilişkilerin bireyde kabına sığamayan yoğunlaşmasından patlayan lirik başkaldırı’ olarak niteleyen Çolak ‘mal fetişizminin’ insani olan her şeyi, tarihin en yıkıcı köle tanrısı olan parayla an be an değişime zorlayışına‛ şiirin/şairin de tavır alması gerektiğini düşünür. Veysel Çolak, şiirin teorik, yapısal ve teknik sorunları üzerine çeşitli yazılar kaleme alır. Bu bağlamdaki en önemli çalışması Şiir Nedir ve Nasıl Yazılır? adlı kitabıdır. Kitap, Çolak’ın eğitimci kimliğinin de etkisiyle müstakil, düzenli ve didaktik yönü oldukça vurgulu bir poetika denemesidir. Nitekim şiir tanımlanabilir ve öğretilebilir nosyonundan hareket eden Çolak, şiirin içeriğine, yapısına, güncelle olan ilişkisine, yazılma sürecine, okur tarafından nasıl okunmasına ve alımlanmasına dair fikirlerini somut örnekler ve uygulamalar üzerinden açıklar. Bu didaktik tavır, poetikasının eklektik, yüzeysel ve sıradan algılanmasına yol açsa da Çolak’ın dünya görüşü ve şiir anlayışına ters düşmeyen bir yapılanmayı içerir. Veysel Çolak, şiire toplumcu gerçekçi anlayışın etkin olduğu dönemlerde başlayan Çolak, bu anlayışı bireyin varlığını da ihmal etmeyen bir çizgiye taşır. “Yenibütün: Kendini Biriktiren Bireyin Şiiri” dışında “Şiir Ödülleri Manifestosu”, “Dünyada Barış, Dünyada Şiir” adlarıyla manifestolar yayınladığı için Manifesto şairi olarak bilinir.
Veysel Çolak ilk şiir kitabı olan Terin Yaktığı Bir Yara (1978) kitabında başkaldırı, bireyin çelişkileri ve bu çelişkilerle yüzleşme, aşk gibi konu ve temalar ön plana çıkarır. Sonraki kitaplarında da bu temalardan vazgeçmeyen şair, bütün bunları lirik bir söylemle dile getirir. Ahmet Telli’nin “hüzünlü mohikan”, Ahmet Say’ın “militan şair” tanımlamaları Veysel Çolak’ın toplumcu tavrının bireyi esas alan bir çıkış noktası olduğunu, lirik bir üslup kullandığını göstermektedir. İlk şiir kitabından itibaren imgeci, öyküleyici şiir denemeleri olan şairin toplumcu gerçekçi anlayışa farklı bir yaklaşım getirmek istediği dikkat çeker: “Bu on yıl içinde ürettiği şiirin sembolü olan ilk iki kitabı Terin Yaktığı Bir Yaradan (1978) ve Günlerin Yağmurunda (1980), toplumsal-siyasal ortamın etki alanında fazlasıyla dolaşır. Çolak, ardından gelen on yıllarda imgecilikten öykülemeciliğe, farklı söyleyiş ve biçim arayışlarına girmiş, çok sayıda kitap yayımlamıştır (Kahyaoğlu 2015: 718).
Şiirlerine otobiyografik etkileri de yansıtan şair, çocukken babasının okuduğu Hz. Ali’nin Cenk Hikayeleri’, çocuklarından uzak yaşamanın doğurduğu hislenmeleri, politik duruşunu, yaşamına dair pek çok ayrıntıyı dizelerine yansıtır. “Yaşadıklarımı anlatıp durmanın gereği yok aslında. Ne yaşadımsa şiirlerime gömdüm tümünü. Yalnızlıklarım, sıkıntılarım, acılarım, politik kavgalarım, eylemlerim, tutukluluklarım, arkadaşlıklarım, uğradığım ihanetler, kaçakta geçen günlerim, korkularım, aşkla sevdiğim tabancam, yaşadığım ölümler, yabancılaşmalarım, kendimle yüzleşmelerim, hayatı algılayışım…; yaşadığım ne varsa işte, hepsi şiirlerimdedir.” S.24 sözleriyle tecrübe ile metin arasındaki doğrudan bağı kendisi işaret eder. Örneğin Milhan’a Mektuplar (2016) eseri çocuklarından ayrı kaldığı dönemde ayrılığın etkisiyle, yazmıştır: “Ben her hafta sonu 37 km’lik yolu yürür; Manisa’ya, oradan da kızlarım Şiir ve Asya’nın yanına giderdim Turgutlu’ya. Milhan’a Mektuplar‘ı bu köyde yazdım.” (s.23)
Cumhuriyet Dönemi Türk edebiyatının üretken sanatçılarından biri olan Veysel Çolak, şiir ve deneme, roman, eleştiri türlerinde eserler vermiş yazdığı bütün türlerde şiir odaklı bir çıkış noktası belirlemiştir.
Rizeli olmak güzel. Kentimi onurlu biçimde kültürel ve coğrafi tarihe yazmaya, temsil etmeye çalışıyorum. Eğer bir katkı söz konusuysa, bu açıdan bakılmalı duruma. Öte yandan Rize’nin bana kattığı çok şey var. Çünkü oranın dünyanın bir çocuğuyum. Gürgenlerden, kestanelerden, Fanburlardan,, Çifitlerden, Komarlardan, Çilolardan, mısırlardan, çaylardan öğrendiğim çok şey olmuştur. Dahası Karadeniz’le yarışan insanlarından, kopan kemençe tellerinden, yastığımın altındaki tabancadan, o canım Karadeniz Türkülerinden çok şey öğrendim. Bu kültürel değerleri şiire taşıyarak; yerel kültürü ulusal ve evrensel kültüre dönüştürerek bir şeyler yaptığımı düşünüyorum.
Haçan kaçacak bir kız
Yan basar ayağunu
İner ahıra çözmez
Siğirunun bağını
Çıkar yukarı kırar
Testinin tutağını
Anası nerden bilsin
Son yorumlar