Cevat Dereli

Cevat Dereli 1900’da Rize’de doğdu. Resimle 1907-1914 döneminde İstanbul’da tamamladığı ilk ve orta eğitim sırasında ilgilenmeye başladı. Ressam Nazmi Ziya Güran’ın yonlendirmesi ile daha ileri sanat eğitimi için 1915’te İstanbul’daki Sanâyi-i Nefîse Mektebi (günümüz Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi)’ne girdi. Önce Hikmet Onat atölyesinden çalıştı ve bir yıl sonra İbrahim Çallı’nın atolyesinde öğrenciliğe devam etti. Ogrenci iken “Osmanki Ressamlar Cemiyeti” sergilerine katildi ve diğer ressam arkadaşları ile birlikte 1922-1923’te “Yeni Ressamlar Cemiyeti”ni kurdu. 1924 yılında bu okuldan diploma aldı. Aynı yıl devlet yarışmasını kazanarak devlet bursu ile Paris’e gitti. 1924 ile 1928 yılları arasında Julian Akademisi’nde ve “Paul-Albert Laurens atölyesi”nde çalıştı.

1928’de Türkiye’ye dönüş yaptıktan sonra 1929’da Güzel Sanatlar Akademisi’nde Nazmi Ziya atölyesinde muallim muavini olarak görev aldı. Aynı yıl Paris’teki diğer Türk ressam arkadaşları ile birlikte kurduğu “Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Cemiyeti”‘nin Ankara’da açtığı resim sergisine katkıda bulundu. Bu sergiöler sonra İstanbul ve diğer şehirlerde de açıldı. 1932’de Cevat Dereli Akademi’deki görevinden ayrıldı. İstanbul Tıp Fakültesi’nde desinatörlüğüne geçti ve anatomik planlar çizdi. Léopold Lévy’nin 1936 yılında Türkiye’ye çağrılıp Ocak 1937’de Güzel Sanatlar Akademisi’nde “Resim Bölümü” başkanlığı görevini üstlenip giriştiği yenileştirme hareketleri sırasında Cevat Dereli tekrar göreve çağrılarak Güzel Sanatlar Akademisi’nde İbrahim Çallı atölyesinde resim öğretmenliğį görevini üstlendi. İbrahim Çallı’nın 1947’de emekliye ayrılmasından sonra atölye hocalığını tek başına yürüttü.

1937’de Cevat Dereli, CHP’nin düzenlediği yurt gezilerine de katıldı. İki grup hâlinde ressamlar gezilerde Anadolu’nun çeşitli illerine resimler yapmak üzere gönderildi. Cevat Dereli Sinop’a gonderildi. 1936’dan sonra bu birlik tarafından İzmit’te halkevinde düzenlenen “Müstakil Ressam ve Heykeltıraşlar Sergisi”’nde Sinop peyzajıyla birinicilik kazandı. CHP yurt gezileri ile ile birlikte düzenlenen Birinci Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde de Sinop’ta yaptığı peyzajla birincilik kazandı.

1933’te beş Türk ressam ve bir heykeltıraş tarafından kurulan D Grubu ressamları arasına sonradan katıldı ve onların karma sergilerine iştirak etmeye başladı. İkinci Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nin birincilik ödülünü kazandı. Cevat Dereli bundan sonra yapılan her Devlet Resim ve Haykel Sergisi’ne katkıda bulundu.

Cevat Dereli Türkiye içinde olduğu gibi dış ülkelerde de birçok karma sergiye katılmıştır. 1956 yılında Venedik Bienali’ne, Paris, Amsterdam, Moskova sergilerine katıldı. 1958’de Brüksel’de düzenlenen “50 Yıllık Modern Sanat Sergisi’ne, Türkiye’den Zeki Faik İzer’le birlikte seçilerek girdi. Belçika’daki “Sanat ve Çalışma” konulu uluslararası sergiye “Balıkçı” adlı kompozisyonu ile katildi. Avrupa’nın sanat merkezlerinde gezdirilen çağdaş Türk sanatı sergilerinde hazırladığı resim eserleri yer aldı. Sonradan İstanbul Resim ve Heykel Müzesi arşivine kaldırılan, 46 tane portre-desenden oluşan ilk kişisel sergisi Akademi salonlarında 1970 yılında düzenlendi. 1976’dan günümüze kadar İstanbul’da çeşitli kişisel sergiler açtı.

1977’de verilen ilk ve tek Sedat Simavi Plastik Sanatlar Ödülü’nü Zühtü Müridoğlu ile paylaştı. Atatürk’ün 100. doğum yılı nedeniyle Kültür Bakanlığı’nın 1981’de düzenlediği sergide Atatürk Devlet Armağanı’nı almıştır.

İlk resimlerinde empresyonizmin etkileri görülür. Kendi sanatını Türkiye’ye döndüğü 1928 yılında yaptığı “Boğaziçi”, “Beylerbeyi Sırtlarından” gibi peyzajlar ile tanıtmaya başlamıştır. Bu yillardan sonra ta hayatının sonuna kadar Cevat Dereli’in işlediğį resim janrı olarak peyzaj resimleri yapıtları arasında baş yeri almıştır. Eserlerinde köy görünümleri ve köy yaşamı gibi genel konular yanında, Ürgüp, Kayseri, Sinop, Bursa, Gümüşhane gibi taşra şehirleri görüntüleri eserlerinde önemli yer tutmuştur. Ama ayni zamanda İstanbul’u da resimlerinde bulundurmuştur. Boğaz, Adalar gibi İstanbul’un doğal güzelliklerini figüratif anlayışta resimlerinde işlemiştir. Dolmabahçe, Beylerbeyi Sarayları gibi İstanbul’un anıtsal yapıları da Dereli’nin peyzaj resimlerinde yer almis konulardir. Fakat sonraki eserlerinde Türk minyatürlerinden de faydalanarak değişik bir üslûp kazandığı görülür. Bu eserlerde (Turgut Zaim ve Nurullah Berk gibi ressamlardan esinlenerek) Türk resim sanatının geleneksel çizgilerine dayanan bir resim anlayışı ve stili oluşturmaya gayret etmiştir. Cevat Dereli sanatı hakkında yapılan bir raportajda şahsi hayat bakışı hakkındaki bir soruya şu cevabı vermiştir:

Ben konuşmam, resim yaparım. Yapacağım tek açıklama budur.

Cevat Dereli 23 Temmuz 1989’da İstanbul’da ölmüştür.